19 Nisan 2024, Cuma
Üye Giriş Paneli
Kullanıcı Adı
Şifre
KONU LİSTESİ

AİDS


Belirtiler

-Uzun süreli açıklanmayan yorgunluk;
-Lenf nodüllerinin açıklanmayan şişliği;
-On günden daha uzun süren ateş;
-Gece terlemesi;
-Açıklanmayan kilo kaybı;
-Derideki renk bozulumu ve iyileştirileme
yen mukoz membran iltihapları;
-ilerleyen, açıklanamayan öksürük ve boğaz ağrısı;
-Nefes darlığı;
-İlerleyen üşüme;
-Devamlı ishal;
-Ağızda mantar enfeksiyonu;
-Kolay yaralanma ve açıklanamayan kanama;
-Zihinde karışıklık ve sonunda koma.

AİDS insan vücudunu immün sistemini yok eden ve bir dizi belirtilerle karakterize olan bir immün (bağışıklık) yetersizlik sendromudur.
Normal olarak immün sistemi, beyaz kan hücreleri ve vücuda mikroplar girdiğinde bunları etkisiz hale getirmek üzere oluşan antikorlar meydana getirir. Bu hücrelere T hücre lenfosidleri adı verilir.
AIDS`li kişilerde HIVI denilen virüs tipi bu T hücrelerinin içine girer ve çoğalmaya başlar. Daha sonra da bu hücreleri öldürür. AiDS`li kişilerde bu imha immün sistemi zayıf bir hale getirir. Bu durumda ayrıca değişik enfeksiyonların ve tümörlerin ortaya çıkışı da kolaylaşır. HIVI virüsüne aynı zamanda HTLV1II, LAV, ARV virüsleri de denilir. Virüs değişik yollarla örneğin, damardan kirli iğnelerle yapılan iğneler, cinsel ilişkiler veya anneden çocuğa olmak üzere girerler.
Virüs T hücrelerinin içine girer ve çoğalır. Birkaç ay içinde vücut bu virüse karşı antikor üretir. Kan testleri bu yüzden pozitif bir sonuç verir. Semptonlar 12 haftada gelişir. Bunlar virüs vücuda girdikten bir kaç ay sonra başlar.

Bu sırada kanda antikor oluştuğu için ELİZA ve Westem Blot gibi tahlillerle teşhis konulabilir. Semptomlar enfeksiyöz mononükleozu andırır ve lenf nodüllerinde şişme, ağrılı boğaz, ateş, sıkıntı ve deri döküntüsü gibi durumları içerir. Semptomlar bir süre sonra azalabilir ve bir kaç yıl hiç görülmeyebilir. Bu zaman zarfında vücuttaki virüs miktarı önceleri yavaş sonraları ise hızlı bir şekilde artar. Bu artışa paralel olarak T hücreleri azalır. Kişi bundan sonra AiDS`e sebep olan virüs enfeksiyonuna yakalanmış demektir. Fakat henüz AİDS tam meydana gelmez. Bunla birlikte, kişi diğer insanlara bu virüsü bulaştırabilir.
T hücreleri ortadan kalktığında immün sistem çöker ve vücutta çok kolay enfeksiyon ve tümörler meydana gelir. Lenf bezleri şişmesi, düşük dereceli ateş gibi immün sistemin zayıflamasının işareti olarak bilinen semptomlar meydana geldiğinde, hastalık AİDS Related Comp!ex (ARC) adını alır.
İmmün sistemin büyük çapta zayıflamasından sonra tüm belirtilerin tamamen belirmesi durumu ortaya çıkar ki, bu da fırsatçı enfeksiyon durumu içerir (Fırsatçı enfeksiyon vücudun immün sistemi şiddetli bir şekilde bozulduğunda vücuda istila edebilen bakteri veya virüsler tarafından oluşturulur.). AiDS`in bütün etkileri virüs enfeksiyonunu takiben 510 yıl içinde gelişir, ölüm ortalama 23 yıl içinde bu etkiler nedeni ile meydana gelebilir. Bu hastalık yeni tanımlanabilmiştir ve doğal yapısı konusundaki bilgilerimiz bir kaç yıl içinde değişebilir.
AİDS şu anda büyük bir balgındır. 10 yıl önce ülkemizde AİDS bilinmiyordu. Bu gün halkın ilgi alanına giren büyük bir olaydır. Ocak 1981`den Ocak 1990`a kadar 140.000 Amerikalıya AİDS teşhisi konmuştur. Bu grubun yarısından fazlası semptomların ortaya çıkmasını takip eden 4 yıl içinde ölmüştü, insanların bir çoğu da kanlarında AİDS virüsü taşımakta olup sonunda AİDS gelişecektir. Dünya Sağlık Organizasyonu`nun tahminlerine göre dünyadaki AIDS`li hasta sayısı 500.000 civarındadır. Diğer taraftan Amerika`da 11.5 milyon, diğer ülkelerde 510 milyon AİDS virüsü taşıyan insan vardır. Muhtemelen bu insanların sayısı da gittikçe artmaktadır. AiDS`li hastalar ikiye ayrılır. Homoseksüel ve biseksüel erkekler ve iğne ile uyuşturucu kullanan erkekler ve kadınlar. Riskli olan diğerleri ise AlDS`liyle cinse! ilişkide bulunanlar, AİDS virüsü taşıyan kadınların çocukları ve 19771985 Nisan`ı arasında çeşitli nedenlerle kan nakli yapılmış kişilerdir.
Bu hastalığın kadından erkeğe, erkekten kadına cinsel ilişkiyle geçebildiğini vurugulamak istiyoruz. Prezervatif kullanarak virüs geçişini azaltmak mümkün olabiliyorsa da tam korunma sağlanamaz.

AİDS Nasıl Bulaşır?
AİDS, yüksek oranda bir bulaşıcı hastalık değildir. Virüs, AiDS`e yakalanmış kişilerin kanında ve menisinde bulunur.
Cinsel ilişki sırasında AiDS`e yakalanmış erkeğin menisi (spermleri) ağız, rektum (makat) ve vajina veya diğer bölümlerde buulunan membranlarla direkt bir temas halindedir ve buralardaki ince çizgiler veya yaralardan AİDS virüsü kan dolaşımına katılır. Az miktarda bir kan bile şırınga ile verildiğinde o kişide hastalığa sebep olur. Hasta kişinin terinde gozyaşında ve tükürüğünde virüs az miktarda bulunmasına rağmen bilim adamaları ter, gözyaşı ve tükürükten AiDS`in bulaşmadığına inanmaktadırlar. İğne yapan doktorlar, diş hekimleri, hemşireler için AiDS`e yakalanma veya bulaştırma riski vardır. Fakat AlDS`li hastalara bakan sağlık elemanlarına virüsün bulaşma olasılığı düşüktür.
Aslında hepatitB virüslü hastaların bakimındaki risk sağlık elemanları için AlDS`liden daha fazla bir risktir.
HIV virüsünü öldürmek kolaydır ve bu virüs vücut dışında uzun süre yaşayamaz. Kapı tokmağı tutarak, tuvalet vasıtasıyla veya oturma yerleriyle temas içinde olarak bu virüse yakalanmak imkansızdır.
Sivri sinekler AİDS virüsünü yaymazlar.

Teşhis
HIV enfeksiyonu teşhisi konurken ilk düşünülen, kişinin hastalığın daha sık görüldüğü yüksek riskli gruptan olup olmadığıdır. Bölümün başındaki belirtilerin varlığı ile ARC teşhisi düşünülür. Eğer bunlara ek olarak bağışıklık sisteminde bir bozukluk bulunur ya da fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkarsa, kişinin AİDS olduğu söylenir. Bağışıklık sistemindeki bozukluğun belirtileri hastadaki enfeksiyon etkenine ve diğer faktörlere bağlı olduğu için AiDS`in çok değişken belirtileri vardır.
Teşhis koydurabilecek belirtiler, genellikle hastalığın bulaşmasından 510 yıl sonra ortaya çıkar.
AIDS`de sık görülen fırsatçı bir enfeksiyon Pneumocystis carinii etkeninin yolaçtığı zatürredir.
AİDS hastalarında diğer birçok enfeksiyon da görülebilir.

Yaşlılarda ve bağışıklık sistemi bozulmuş hastalarda nadir bir habis tümör olan kaposi sarkomu oluşabilir.
Halen HIV1 virüsünün varlığını doğrudan belirleyen bir test yoktur. Günümüzde kullanılan testler vücudun HIV1 virüsüne karşı oluşturduğu antikorları belirlemektedir; bu testler virüs vücutta en az bir ay çoğalmadığı sürece pozitif sonuç vermemektedir. Bu nedenle negatif sonuçlar kişinin virüsü taşımadığını garanti etmez. En sık kullanılan, kan örneklerinde yapılan ELISA (enzimlinked immunosorbent assay) testidir.Bu test çok duyarlıdır ve virüsün vücuda girdiği ilk ay dışında hemen hemen herkeste virüsü belirlemektedir. Bununla birlikte.nadir olarak romatoid artrit ya da diğer bazı faktörlerin varlığında yanlış pozitif sonuçlar verebilmektedir.
Genel olarak, ELISA testinin pozitif sonucu VVestern blot testi ile doğrulanmadan AİDS teşhisi konmaz. Bu test ELISA yönteminden daha az duyarlıdır (bazı AİDS hastalarında virüsün varlığını gösteremez), ancak yanlış pozitif sonuçlar vermez.
Pozitif sonuçların Sağlık Bakanlığı`na bildirilmesi zorunludur.

Tedavi
Hastalığın henüz kesin bir tedavisi yoktur. AZT olarak kısaltılan azidotimidinin, hastalığı yavaşlatıcı etki gösterdiği tespit edilmiştir. Ayrıca hastalığın seyri sırasında görüler fırsatçı enfeksiyonlara da gerekli tedavi yapılmaktadır.


Not:Burada yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır, İlaç önerisi ve tedaviler için lütfen doktorunuza başvurunuz..